EYVAH, ÇOCUĞUM VURUYOR!

EYVAH, ÇOCUĞUM VURUYOR!

"Oğlumuz (23 aylık) oyun arkadaşlarıyla beraberken çok saldırgan görünüyor, vuruyor, itişiyor, zorla bir şeyleri almaya çalışıyor. Oldukça yumuşak başlı insanlar olduğumuzdan, bunu şaşırtıcı ve rahatsız edici buluyorum. Nasıl davranmam gerekiyor?”

Armut dibine düşmedi diye endişelenmek için henüz çok erken. Yaklaşık 18 ay-36 ay arasındaki çocukların saldırgan tavırları, daha çok yaşının belirleyici özelliği ve gelecekteki kişiliğinden ziyade bir dereceye kadar da cinsiyetinin bir özelliğidir.
Çocuklarımızı suçlamadan, etiketlemeden, endişelenmeden önce, saldırgan davranışın (vurma, ısırma, itme, atma vb.) nedenlerine gelin birlikte bir göz atalım;
Bağımsızlık ve kimlik dürtüsü; çocuk kendisini daha büyük ve önemli hissetmek için girişimlerde bulunur.
Hayal kırıklığı; çocuk çevresini istediği kadar kontrol edemediğinde üzülür ve bu küçük kontrol delisi bildiği tek şekilde karşılık verir. İstediği oyuncağı bırakması için oyun arkadaşını ısırır, kardeşini iter.

Benmerkezcilik ve sıklıkla buna eşlik eden empati eksikliği; İkinci yıllarının ortasına gelen çoğu çocuklar kendilerini hala evrenin merkezi olarak görürler (“bütün oyuncaklar benim, benim istediğim olacak, ben ne düşünüyor ve hissediyorsam herkes de öyle düşünür ve hisseder” anlayışının temelinde benmerkezcilik vardır) ve başkalarına ilgi göstermede bir yeteneksizlik sergilerler ki bu durum normal kabul edilir, gelişimin bir parçasıdır.
Dürtü kontrolünün olmaması; bir çocuk vurmanın canı acıttığını anlasa bile (3 yaş civarlarında) bunu yapmaya karşı koyamayabilir. İş yerinizde sizi kızdıran birini yumruklamak isteyebilirsiniz, ama uzun zaman önce toplumun bu tip davranışlar için size koyduğu kısıtlamaları kabul ettiğiniz için bu isteğinize direnirsiniz. Bir çocuk da biri ona rahatsızlık yaşattığında aynı istekleri duyar, ama henüz nasıl kontrol edeceğini öğrenmemiştir. Bu yaşlarda yönetici işlevlerden (doğru ne, yanlış ne, nerede nasıl davranmalıyım vb.) sorumlu olan beynimizin ön bölümü henüz olgunlaşmamıştır.
Davranışın sonuçlarını görememe; yine beyin gelişimine bağlı olarak, bir oyun arkadaşını ağlattıktan sonra kendini üzgün hissedebilir, ama en başta bu arkadaşına vurmayarak bu sevimsiz sonucun ortaya çıkmasından kaçınmış olabileceği öngörüsüne sahip değildir.
Sosyal beceri eksikliği; sosyal beceriler doğuştan kazanılmaz, tecrübeyle, daha yaşlı rolleri taklit etmeye çalışarak, deneme ve hatalarla ve başkalarının tekrar tekrar açıklamalarıyla öğrenilir.
Sözel yeteneklerin eksikliği; bir çocuğun hareketleri, kesinlikle kelimelerinden daha yüksek bir sesle (aynı zamanda daha belirgin ve daha başarılı) konuşur. Henüz duygularını, gereksinimlerini, arzularını ifade edebilecek ya da sosyal bir sorununu konuşarak dışa vurabilecek sözel yeterliliğe sahip değildir. Bu nedenle sorununu ifade etmek için daha çok fiziksel yollara başvurur.

Ayrıca “uykusuzluk, açlık, hastalık, huzursuzluk yaratan bir hayat tarzı değişikliği ( yeni bir bebek bakıcısı, anne babanın çocuksuz tatile gidişi, taşınma, kardeşin doğumu vb.), yetersiz ilgi (iyi davrandığında yeterince ilgi göremeyen çocuk, dikkat çekebilmek için gösteri yapabilir), aşırı saldırgan bir çevre, fazla kontrollü bir çevre, çocuğun davranışlarını kontrol etmeyen sınır getirmeyen bir çevre, görevini yetersiz yapan ebeveyn ya da bakıcılar” da saldırgan davranışın nedeni olabilir.

Ne yapmalıyız?
İlk adım, çocuğunuz neden saldırgan davranıyor sorusunu araştırmak olmalıdır. Bu adım atlanılırsa bütün çabalarınız sonuçsuz kalacaktır. Çocuğunuzun davranışının kaynağını anladığınız zaman bunun aynı şeklide sürmesine izin vermemelisiniz.
Çocuğunuz, 18 ay-30 aylarda, başka bir çocuğa vurduğu zaman, kesin bir dille müdahale etmek gerekir, “Vurmak acıtır, vurmanı istemiyorum!”. Burada önemli olan, jest ve mimiklerinizin sözlerinizi desteklemesidir. Eğer yumuşak bir ses ve etkisiz bir beden duruşuyla uyarınızı yaparsanız, verdiğiniz tepki etkili olmayacaktır. Çocuk, vurma davranışının kabul edilemez olduğunu bakışlarınızdan doğrudan anlamalıdır. Ayrıca çocukları oyun oynarken gözlemleyin ve saldırgan bir davranış gördüğünüzde hemen kurbanı saldırgandan uzaklaştırın.
Vurma alışkanlığı olan çocuklar, engellenme ve öfke duygularının yerine koyacak uygun davranışları öğrenmemişlerdir. Öyleyse, çocuğunuzun vurma alışkanlığından vazgeçmesini istiyorsanız, ona vurmaya alternatif olacak olumlu bir davranış öğretmelisiniz. Vurmanın alternatifi olacak kabul edilebilir davranışlar; öfkeyle başa çıkabilme ( kil yoğurma, hamur yoğurma, bir yastığa vurma, resim karalama, boks torbası yumruklama vb.- özellikle daha küçük çocuklar için), “istiyorum” cümlesi kullanma ( “Oyuncağımı geri vermeni istiyorum!” vb.- daha büyük çocuklar için), neler hissettiğini söyleme (“Öfkeliyim!”, “Çok ama çok kızgınım!” vb.-konuşmaya başlayan çocuklar için), sakin bir yere gitme ve ortamdan uzaklaşma- her yaş grubu için.
Eğer çocuk, 30 ay-48 aylarda, öfkesinden dolayı vurma davranışı sergiliyorsa; “Şu an öfkelisin (duygunu kabul ediyorum, eleştirmiyor, görmezden gelmiyorum mesajı), kardeşe vurulmaz ama yastıklara vurulur. Haydi, gel seninle yastıklara vuralım.” gibi bir yaklaşım en sağlıklısıdır. Çocuğa öfkesini bastırmasını değil, nasıl kabul edilebilir bir formda gösterebileceğini öğretmiş oluyoruz. Biliyoruz ki, ebeveynlerin en büyük görevi çocuklara sağlıklı bir rehber olmaktır!

Ne yaparsanız yapın, onların bu saldırgan davranışlarına tokat atarak vb. cevap vermeyin. Bunu yaparsanız onları, stres halindeki durumlarda vurmanın doğru ve yerinde bir davranış olduğu kanısına itersiniz. Onların bu sinirli halleriyle uğraşırken kendi sinirlerinizi daima kontrol altında tutun.
Unutmayın, bu geçici bir dönemdir. Bu dönemi kalıcı hale getiren ebeveynlerin doğru olmayan tepkileridir.

Farkındalıkla…
Ebeveynler Olarak, çocuklarımızın İLK Ve EN ÖNEMLİ yol göstericileriyiz.
Yaşam yollarında ve maceralarında onlara yardımcı oluyoruz.
Sevgili anne babalar;
Sizlere bu önemli yolculuğunuzda eşlik etmek benim için çok değerli bir paylaşım. Bebeklik döneminden başlayarak, karşılaşma olasılığınız olduğunu düşündüğüm ana konularda sizlere önerilerde bulunacağım. Yolumuz meşakkatli, bir o kadar da değerli. Çocuklarımız bizim geleceğimiz; avuçlarımızın içinde tuttuğumuz değerin farkında olmamız dileğiyle…
Psikolog Nazlı Avcıl ÖKKE